Açıkça bilinmelidir ki, Avrupa imparatorluk deneyiminde sermaye, imparatorluğun ardından gidiyor ve imparatorluğun koruması altında emin bir şekilde savaşlarda arta kalanları topluyordu. Amerikan imparatorluk deneyiminde ise bu işleyiş tam tersine çevrildi. Amerikan sermayesi imparatorluk yolunda önde gidiyordu. Sermaye başlangıçta kendini ve başkalarını koruyabileceği kuruntusuna kapıldı, fakat çok geçmeden imparatorluğun ordularını ve donanmalarını arkasından çağırmak zorunda kaldı. Yani sermaye önden gidiyor, arkasından silah ve işgal geliyordu.
Amerika´nın elinde, Amerikan gücünü savaş yolunda kışkırtmada profesyonelleşmiş düşünürlerden müteşekkil tehlikeli bir ordu oluşmuştur. Bu insanlar, dünyanın tümünü değiştirme planlarını içeren gündemler belirlediler. Amerikan kapitalizmi bu düşünce kuruluşlarını desteklemekte ve finanse etmektedir. Bu düşünce kuruluşları neredeyse dünyanın dışında bile kapitalist düzenin uygulanmasında ısrar etmekte ve yeni düşünce tanklarında kendini koruma altına alan bu Amerikan deliliğine dünyanın alkış tutması istenmektedir!
Amerikan İmparatorluk çetesi petrol, silah, tüketim malzemeleri, elektronik eşya ve borsa baronlarının, reklam ve medya kartellerinin "istila" mantığıyla Amerikan karar mekanizmasını istedikleri yönde kullandılar. Amerikan silahını uçuruma doğru sürükleyerek, uçurumda "güç" düşüncesi "şiddet olgusu"na dönüştü ve savaş stratejileri adam öldürme eylemi haline geldi.
Bu vahim durum, yönetimin hukuktan, adaletten uzaklaşmasının, kanun tanımazlığının ve karar sahiplerinin meşruiyetle oynamasının doğal sonucudur. Kamuoyunun değerlerini kişisel çıkarlara perde yapmışlar ve bu nedenle devletlerin şerefinin tükenmesine ve bilincinin zayıflamasına, toplumların kendi içinde bölünmesine, yönetime heybet kazandıran ve itaat edilmesini sağlayan anayasal ve ahlaki güvencelere güvenin yok olmasına neden olan bir krize yol açmışlardır!