Ben hayatımda hiçbir şehirden bu kadar etkilenmedim. Taştaki mucize midir bu? Taşlardan oluşmuş bir şehir insanı bu kadar mı etkiler? Benim gibi deniz ve yeşil tutkunu biri için çok yavan bir şehir ama içinde beni kendine çeken, bağlayan hatta âşık eden tuhaf bir şey var.
Yüzyıllar öncesinde gibiyim Kudüs'ün Eski Şehir sokaklarını gezerken...
Asırlık taş sokakları gezerken sanki köşeyi döndüğümde Selahaddin Eyyubi ile karşılaşacakmışım gibi hissediyorum.
Üç dinin de kutsal saydığı bu şehrin tarihi sokaklarında yürürken bir tek "barış" eksik demekten kendimi alamıyorum.
Kudüs'ün ardından durağımız Gazze oluyor. Moloz yığınlarının arasından şehre giriyoruz. Çoğu yıkılmış, ayakta kalanlarda ise kurşun izleri olan binalarla dolu bir yer burası... İsrail ambargosu şehrin hayat damarlarını tıkamış...
Özgürlük filoları İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargoyu delmek için yola çıkmıştı. Ancak İsrail uluslararası sularda yardım gemilerine kanlı bir baskın düzenledi. 9 kişiyi öldürdü.
Yola çıkarken kimse İsrail'in yardım gemilerine öldüresiye saldıracağını tahmin etmiyordu. En fazla, gemiye taciz ateşi açıp bizi kendi limanlarına çekebileceklerini düşünüyorduk. Ancak dünyanın gözü önünde bir ülkenin en iyi eğitilmiş donanması 6 tane yardım gemisine saldırdı.
Barışa susamış bu topraklar için hâlâ kan dökülüyordu.