Aile, örf, gelenek, alışkanlık, kamusallık, devlet, kanun gibi kavramlar sosyologların toplumun iskeletini çıkarmasında yardımcı olmuştur. Aile, gelenek ve ahlak arasındaki ilişkiyle ortaya çıkan kamusallık fikri bugün modern toplumun yapısını ortaya serer. Bunlardan alışkanlık gibi bireysel değil, sosyal bir kavram olan gelenek ise doğrudan toplumun kökeniyle ilgilidir. Zira hem bir sosyal olguya hem genel geçer bir kurala ve bu kuralı koyan sosyal iradeye işaret eder. Geleneğin sosyolojik teorisi bağlamında öne çıkan Ferdinand Tönnies “Gelenek” adlı eserinde konvansiyonel bir karaktere sahip olan geleneğin hukuktan, alışkanlıktan ve modadan farkı üzerinde durmaktadır. Geleneğin ahlakiliğinin sosyal hayatı önemli ölçüde belirlediği bir düzene özlem duymaktan uzak duran sosyolog, gelenekten bağımsızlaşmış ve insanın zihnine dayanan bilinçli bir etiği arzular. Ayrıca geleneği normatif bir geçerlilik iddiası taşıyan ahlaktan ayırır. Ahlakiliği kültürler üstü bir evrensellik talebi içermesi sebebiyle her zaman belirli bir halkla irtibatı olan gelenekten farklı bir yere yerleştirir. Uygulamaya bağlı hukuk kurallarında bağlı bir zorlamadan ayrıldığı için geleneğe uyulduğunu belirtir. Doğduğu coğrafyanın insanını ve çevresini kendine özgü bir dille anlatan Ferdinand Tönnies’in kitabı gelenek, görenek ve örfün toplumsalda ne denli önemli bir yer tuttuğunu kavramak isteyenler için kısa ve etkili bir giriş niteliğinde.