Bugün, aradan geçen yıllar sonra o güzel rüyadan geriye etrafımda görünmez kanatlar gibi duran acı dolu
anılardan başka bir şey kalmadı. Bu acı kalbimin derinlerini kederle sarıyor ve gözlerimin yaşlarla dolmasına
neden oluyor. Benim sevgili, güzel Selmam öldü. Ondan geriye benim kırık kalbim ve onun mezarını
çevreleyen servi ağaçlarından başka bir şey kalmadı. O mezar ve bu kalp Selma'dan geriye kalan, ona tanık
olan iki şeydir.
Ah bugün Beyrut'a dağılmış olan çocukluk arkadaşlarım, çam ormanının yanındaki mezarlığa yolunuz düşerse
ölüleri rahatsız etmeden sessizce içeri girin ki, ayak sesleriniz orada yatanların huzurunu bozmasın. Sonra
Selma'nın mezarı önünde saygıyla durun ve bedenini saran toprağı selamlayın. Ardından derin bir iç çekerek
ismimi zikredin ve kendi kendinize, "Uçsuz bucaksız denizlerin ötesinde aşk mahkûmu olarak yaşayan
Cibran'ın tüm umutları burada gömülü. O burada mutluluğunu yitirdi, göz yaşları tükendi ve gülümsemesi
kayboldu. Bu mezarın önünde Cibran'ın sevdası servi ağaçları ile büyür ve Selma'nın gidişinin yasını tutar.
Eskiden yaşamın dudakları arasında güzel bir nota gibi çağlayan bu isim şimdi yeryüzünün kalbinde gizemli
bir sessizliğe büründü" deyin.