Kültür son yıllarda kendi bağlamı içinde gündelik hayatı belirleyici, siyasi ve iktisadi dönüşüm boyutlarıyla ele alınmaktan ziyade farklı kesimlerin maddi ikballerini güçlendirme, kültür esnafının korunaklı yerini tahkim etme endişesi etrafında konuşuluyor.
Ercan Yıldırım Türkiye'nin Yeni Kültürü kitabında bir dertle ve merakla kültürü iki boyutuyla ele alıyor, bu alanla ilgili tartışmalardan hareketle analitik ve siyasi bir bakış için pencere açıyor. Gündelik hayattaki ciddi dönüşümlerin fotoğrafını çekiyor. Küresel kültür, evi, mahremiyeti, sınırları, İslâmi değerleri, geleneksel düşünüş biçimini, dindarlığı, insan ilişkilerini dönüştürüyor. Bu yüzden, gastronomiden mimariye, küçük burjuva zevklerinden muhafazakar ve seküler kesimin yeni trendlerini tartışmanın merkezine yerleştiriyor. Zira yeni insanın kahraman kültleri oluşturup hemen her şeyi ticarileştirmesi gerilimlerin altında yatan müştereklikle ilgili.
Türkiye'nin Yeni Kültürü, kültürel iktidarla küresel medeniyetin teklifleri arasında güçlü bir bağ olduğunu, kültürel iktidarın ancak köklü bir siyasi dönüşüm, kapitalizm dışı iktisadi sistem vasıtasıyla güzideler sınıfından oluşan bir kültür cephesi eliyle kültür savaşı verilerek kurulabileceğini vurguluyor.