Felsefe tarihi kitaplarında gelenekleşmiş kalıba sığmayan İslam felsefesi, insanlığın fikrî mirasını oluşturan kültürel biçimler bakımından zenginliği ve farklılığıyla göze çarpan bir sentez sunar.
Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd gibi rasyonel filozoflar; Sühreverdî, İbn Tufeyl ve Molla Sadrâ gibi ruhsal aydınlanmacı filozoflar; Gazzâlî gibi felsefeyi eleştirerek düşünce mirasına katkı sunan âlimler; İbn Haldun gibi tarihin anlam ve mahiyetini açıklamaya çalışan düşünürler bu kapsamda değerlendirilebilir.
Hiç şüphesiz İslam düşünce geleneğini doğru anlama süreci, İslami ilimlerin yanında İslam felsefesindeki farklı akımları ve isimleri, tarihsel, siyasi ve toplumsal gelişmelerle bir arada incelemeyi gerektirir.
Önceki birikimleri geniş bir çerçevede yeniden değerlendiren Hasan Özalp İslam Felsefesi Tarihi’nde birçok meselenin izini sürüyor.
İslam felsefe tarihinde iz bırakmış önemli akımları ve simaları; Tanrı, varlık, âlem, insan, erdem, güzellik, bilgelik, siyaset, sanat gibi felsefi düşüncenin ana tartışma konularında ortaya koyduklarını ele alıyor.
Çalışma karşılaşma ve etkileşimlerle şekillenen İslam felsefesi teriminin ortaya çıkışından İslam felsefesini felsefe yapan şeyin ne olduğuna, tabiat felsefesinden Tanrı-âlem ilişkisine, Meşşâîlikten bağımsız filozoflara, İşrâkîlikten Osmanlı medreselerinde felsefeye kadar pek çok konuyu inceliyor.
Dar sınırlara hapsolmayan kalmayan eser İslam felsefesinin Batı’ya intikali ve tesiri, İslam felsefesinde ilimler tasnifi, İslam dünyasında akli düşüncenin gerilemesi gibi meseleleri de tahlil ediyor.
İslam Felsefe Tarihi, felsefe alanında çalışan veya felsefeye meraklı kişiler ve öğrenciler için olduğu kadar kültür ve düşünce hareketleriyle ilgilenen herkese hitap eden bir kaynak eser.
